6 Mart 2015 Cuma

Sanatla dolu bir şehir, Viyana



Viyana ile ilgili bloglarda bir çok bilgi mevcut zaten.. Sanatla içiçe muhteşem bir şehir. Bu şehir ile ilgili yazmaktansa ağırlıklı fotoğraflarla anlatmaya çalışacağım.. Küçükken TRT de filmini 3 parçada izlediğim ve beni o zamanlar çok etkileyen Sisi 'nin memleketi :) o filmi bulmaya çalıştıysamda başarılı olamadım.. yine izlemeyi çok isterim.. Ayrıca her yerde Mozart çikolataları var.. nmm nmm :)


Tren istasyonlarına bayıldım..





Şehir içinde ulaşım oldukça rahat..













O enfes pastalarıyla ünlü, girmek için sıra beklediğimiz  Demel..














Çoğu Avrupa şehrinde olduğu gibi insanlar bisikleti çok yaygın bir şekilde kullanıyorlar..




 Her yerde karşımıza çıkan SİSİ



Ve şirin kafeler..


3 Ekim 2014 Cuma

Dünyadaki Cennet Köşelerden Biri Daha.. Hallstatt

Ahh insan nasıl unutur, unutabilir ki? Gezilerimiz esnasında kendimi "an"lara çok kaptırırım.. Gerek konakladığımız yerlerde, gerekse günübirlik.. Bir yeri seversem eğer ayrılması da zor olur benim için.. Burası bana daha adım attığım an ayrılmanın çok zor geleceğini hissettirdi bana.. Avusturya&Prag Gezimizin ana kaynağı Hallstatt idi.. Bu nedenle daha arabaya biner binmez büyük bir heyecan vardı içimde.. Bu heyecanı da sonuna kadar hakediyor.. Neyse efendim, Avusturya Salzkammergut Göller Bölgesi’nde bulunan bu masal köyü Avrupa'nın en eski yerleşim yerlerinden biri olma özelliğinde.. Burası oldukça küçük bir yer.. Unesco dünya koruma listesinde. Her yerini 2 saatte gezebilirsiniz. Biz Viyana'da ev kiralamıştık. Bu nedenle sadece 1 günümüzü ayırabildik. Ama şahsen ben burada kalıp bu güzelliği doyasıya yaşamalıydık diye düşünüyorum.. Tam kafa dinlenebilecek bir yer. Biz gecesini göremedik ama eminim gece bambaşka bir güzellikle oluyordur.. Sabah erken bir saatte yollara düştük.. Araç kiraladığımız için 288 km. yolu 3 ya da 3 bucuk saatte varırız sanıyorduk. Yollar bir yerden sonra virajlı. ancak durum hiç düşündüğümüz gibi olmadı.. İstanbul'da hep şikayetçi olduğumuz trafik burda da buldu bizi.. Giderken ve dönerken yol çalışmasından dolayı oldukça uzun sürdü. Bu da oradaki geçireceğimiz zamanı daralttı. Ahh trafik, burada da peşimizi bırakmadın.. Bunun dışında özel turlarla gelen çok fazla turist vardı.. Ya da bir diğer alternatif trenle ulaşım.


Ana yoldan ayrıldıktan sonraki yolları size tarif edemem. O kadar güzel, o kadar başka ve o kadar korunmuşlar ki. boş arazilerde bile bir temizlik, bir düzen var.. Boş arsalar çöp dolu falan değil, başıboş değil.. En kötü ihtimalle arazileri düzeltip üzerini çimlendirmişler.. Bizim için tuhaf yani.. İnsanın garibine gidiyor :) Dağlardaki köyler, evlerin mimarisi, dip dibe değil de ferah ferah konumlandırılmış olması.. Giderken kendimi çok kaptırmısım, gidiş yolunu fotograflamayı atlamışım :) ama dönüş fotograflarında ne dediğimi anlayacaksınız.. Anlatmaya devam :)




Sonunda vardık.. Çok büyük bir otopark karşıladı bizi.. Hemen aracımızı park edip başladık etrafı dolaşmaya.. Girişte meşhur tuz madeni karsılıyor bizi.. Aslında planımızda burayı gezmekte vardı.. Ama yolun tahminimizden uzun sürmesi bu planı gerçekleştiremememize sebep oldu :( Bu da beni üzen başka bir konu.. http://www.salzwelten.at/en/hallstatt/saltmine/ Detayları bu sitede bulabilirsiniz..



Ve işte her yerde gördüğümüz ve aşık olduğumuz manzara tam karsımızdaa.. Bundan sonrası nı artık resimlerle anlatacağım..







Pencereler, kapı önleri cadılar bayramı dolayısıyla süslenmişti.. O kadar harika gözüküyor ki..




Yemek için endişe etmeyin.. Her yerde olduğu gibi burada da Kebap peşimizi bırakmadı.. Hiçbirşey bulamazsanız kebapları löpürdetebilirsiniz :)


Resimlerle anlatıma devam..












Evlerin duvarına dekor gibi duran bu ağaçlar ise beni çok fazla etkiledi..





İnsanların köpekleri her daim yanlarında.. Bunda tuhaf olan ne, neden yazıyorsun diyeceksiniz. Biz alışmamışız kardeşim metroda, otobüste, barda, orda burda köpek görmeye.. Bizim köpekçikler sadece sokaklarda ya da sahipli ise kendi bahçesinde, evinde falan olur.. Buralarda ise ağızlıkları ile sahipleri ile birlikte her yerdeler.. Marketler ve dini alanlar hariç.. Bu resimde de sahibi markete girmiş, sahibini kapıda beklerken görüyorsunuz :)




Yazılacak çok şey var da , yazmayacağım.. Bu güzel kasabayı anlatırken kötülükleri bu yazıya bulaştırmayacağım..




Bir anıt var yol üzerinde.. Hallstatt 'ta yaşayıp Dünya savaşlarına katılanların ve bu savaşlarda hayatlarını kaybedenlerin adının yazılı olduğu bir anıt..




Ve dönüş.. İçimden gelmese de mecburen dönüş.. Araba seyir halindeyken çektiğim bir kaç kare..





İlerde bir daha kesinlikle gelmek istediğim bir yer burası.. Aslında çok fazla fotoğraf var.. merak eden olursa instagram hesabımda : takingphotography  :) ;)

Ben çok tembelim galiba.. Yazacak o kadar çok yer, eklenecek o kadar çok fotoğraf birikti ki.. Zaman buldukça paylaşmaya çalışacağım.. Bir dahaki yazımda kimbilir nereyi paylaşacağım..